Koroner Arter Hastalığı

Koroner arter hastalıkları çağımızın en sık gözüken hastalıkları olup ölüm nedenlerinin ilk başında gelmektedir. Temel hastalık nedeni kalbi besleyen ve adına koroner dediğimiz damarların çeşitli sebeplerden ötürü daralması veya tam olarak tıkanması sonucu meydana gelir. Kalbimizin temel fonksiyonu bir pompadır. Yaşamımızı devam ettirmek için gereken kan dolaşımını sağlayan merkezdir. Kalbimiz çizgili kas dokusundan oluşan içerisinde kanın belli bir düzende akışını sağlayan kapakları, damarların ve kendine has sinir sisteminin olduğu bir organdır. Bu yapıların sağlıklı ve senkronize çalışması sonucu yaşam devam eder. Kalbimizin en büyük bölümünü kas dokusu oluşturmaktadır. Kas dokusunun sağlıklı çalışması için düzenli ve bol miktarda kanın kalbin damarları aracılığıyla kalbe ulaşması gerekir. Kalbin koroner arter denilen atar damarları bu işlemi yapmak üzere kalbin bütün kas dokusunu bir ağ şeklinde sarar. Kalbimiz 3 ana koroner damar ve onun dalları tarafından beslenir. Koroner arter hastalığı sonucu daralan veya tam olarak tıkanan bu damarlar gerekli kanı kas dokusuna sunamaz ve bunun sonucu bozulan kas dokusu çeşitli şikayetler ve klinik tablolara neden olur
RİSK FAKTÖRLERİ: Kalıtımsal ailevi kalp hastalığı önemli risk faktörleri arasındadır. Yine kalıtımsal yüksek kolesterol düzeyleri, sigara kullanımı, diyabet, obezite, yüksek şekerli besinler tüketmek, hayvansal yağlardan yüksek beslenme, hareketsiz yaşam, yoğun stres gibi nedenler koroner arter hastalığının oluşumunu kolaylaştırır.
ŞİKAYETLER :En sık karşılaşılan şikayet göğüste ağrı ve yanmadır. Genellikle hareketle ortaya çıkan dinlenmekle geçen göğsün ortasında yanma, baskı, sanki üzerine birisi oturuyormuş hissi veren bir ağrı tariflenir. Bu esnada kaygı, stres ortaya çıkabilir. Bu şikayetlerin hareket etmeden ortaya çıkması ise hastalığın ilerlediği anlamına gelir. Mide ağrısı şeklinde ortaya çıkabildiği gibi özellikle ağrı çeneye sol kola ve sırta doğru yayılma şeklinde görülebilir. Bazen de ağrı olmadan hareketle ortaya çıkan nefes darlığı ve çabuk yorulma şikayetleri görülebilir. Özellikle diyabet hastalarında ortaya çıkan nöropati nedeniyle ağrı hissetmeyecekler ve sessiz kalp halk arasında gizli kalp denilen durumda hiç bir şikayet de olmayabilir. Bu grup hastalar genellikle kalp krizi ile acil servise başvurmaktadır.
TANI: Bu tip şikayetlerle başvuran hastalar yapılan ayrıntılı muayene sonucunda EKG, EKO ve gerekli durumlarda stres testi ile değerlendirilir. Labaratuvar testleri tanıyı koymada bize yardımcıdır. Hastalıktan ciddi şekilde şüphelenildiği durumlarda koroner anjiografi ile tanı kesinleştiriliri. Tıkanıklığın yeri ve yaygınlığı göz önüne alınarak hastaya tedavi olarak stent veya ameliyat işlemi uygulanabilir.
TEDAVİ
KORONER BYPASS AMELİYATI: Koroner bypass ameliyatları çok uzun yıllardır başarıyla uygulanmaktadır. Bu ameliyatlar hastaların hem yaşam sürelerini uzatmakta hem de yaşam kalitesini yükseltmektedir. İşlemin özü greft denilen vücudun çeşitli yerlerinden alınan kendi damarlarını kalbin tıkalı olan koroner damarlarına köprülemek şeklindedir. Greftlerimizin en değerlisi göğüs duvarından alınan LİMA ismini verdiğimiz grefttir. Bunun yanında koldan aldığımız radial arter denilen ve bacaktan aldığımız safen ven grefti denilen damarlar sıklıkla kullandığımız damarlardır. Bunların yanında nadir olarak da karın içinden ve bacak atar damarlarından aldığımız greftleri de kullanmaktayız. Bypass ameliyatları çeşitli şekilde yapılmakadır
STANDART BYPASS AMELİYATI: Standart kalp ameliyatları kalp akciğer pompası denilen bir makina yardımıyla yapılmaktadır .Ameliyat sürecinde kalp ve akciğerin görevini üstlenen bu cihaz sayesinde kansız ve hareketsiz bir alan elde ederek ameliyatları konforlu şekilde yapmaktayız. Bunun yanında cihazın kullanımına bağlı bazı yan etkiler ortaya çıkabilmektedir. Bunlar ameliyat sonrasında yoğun bakım sürecinin daha zor geçmesine akciğer ve böbrekle ilgili bazı komplikasyonlara neden olabilmektedir. Nadir olsa da kalp akciğer makinasına bağlı felçler gelişebilmektedir. Son yıllarda makinalara takılan sensörler gelişen cerrahi teknikler ve elde edilen tecrübeler ışığında bu komplikasyonlar çok az görülmektedir.
ÇALIŞAN KALPTE BYPASS(BEATİNG HEART):Çalışan kalpte bypass ameliyatları kalp akciğer cihazları kullanmadan kalp çalışırken özel ekartörler yardımıyla kalbe pozisyon verilerek yapılan kalp ameliyatlarına denir. Bu tekniğin bir çok avantajı vardır. Kalp akciğer makinası kullanılmadığı için cihaza bağlı yan etkiler gözükmez. Yoğun bakım süreleri daha kısa olup kanama ihtimalleri düşüktür. Hastane kalış süreleri ve enfeksiyon oranları daha düşüktür. Böbrek ve beyinle ilgili komplikasyonlar daha nadir görülür. Bunun yanında dezavantajı hareketli ve kanlı bir ortamda ameliyatı yapmak zorunda olmamızdır. Buna bağlı olarak anastomoz dediğimiz damarların birbirine dikme işleminin kalitesi değişiklik göstermektedir. Bu sıkıntıları aşmak için hastanın damar yapısının ve kalp performansının ameliyat öncesinden iyi değerlendirilerek uygu hastalarda bu tekniği kullanmaktayız.
KÜÇÜK KESİDEN BYPASS: Bu teknikte hastanın göğüs ön duvarında bulunan kemiği kesmeden sol meme başının altından girerek yaptığımız ameliyatlardır. Hiç bir kemiği kesmediğimiz için bu teknikte ağrı, kemiğe bağlı iyileşme problemleri görülmemektedir. Hastaların standart yolla yapılan ameliyatlarda en çok zorlandıkları 2 ay sırt üstü yatmaktır. Bu teknikte öyle bir zorunluluk yoktur. Hasta istediği gibi yatabilmekte ,ameliyattan hemen sonra araba kullanabilmekte ellerini rahat kullanabilmektedir. Bunların yanında çok iyi bir kozmetik sonuç elde edilerek meme altında ki küçük bir iz haricinde iz kalmamakta buda hastaların psikolojik olarak normal hayata devam etmelerinde çok etkili olmaktadır.


Kalp Kapak Hastalıkları
Kalp kapak problemleri kronik hastalık grubunda olup uzun yıllar sessiz seyrederler. Genellikle bu dönemde rastlantısal olarak tespit edilir. Tespit edilemeyen hastalarda en sık karşılaşılan şikayet giderek artan nefes darlığı şeklindedir. Efor kapasitesinin düştüğü daha önce yürüdüğü mesafeleri yürüyemediği şeklinde hasta şikayetleri sıktır. Beraberinde kalp çarpıntısı sık görülür. Bazen de kalpten kaynaklanan pıhtının hareket etmesi sonucu felçler, bacakta damar tıkanıklığı veya pıhtının gittiği hedef organa göre organ yetmezlik bulguları ile karşımıza çıkarlar.
Tedavide aşamasında takip ve çeşitli ilaçlarla hastalığın ilerlemesinin yavaşlatılması şikayetlerin kontrol altına alınması planlanır. Hasta takibinde çekilen EKO sonuçlarına bağlı olarak ve efor kapasitesinde ki artış göz önünde bulundurarak en uygun zamanda hastaya ameliyat kararı vermek gerekir. Ameliyat zamanı ne erken alınıp cerrahi risklerle gereksiz bir karşılaşmaya neden olmalı nede geç kalınarak hastanın ameliyattan göreceği faydayı azaltmamalı ve operasyon riskini artırmamalıdır.
Cerrahi müdahale de standart yöntem olan Sternum denilen göğüs ön duvarı (iman tahtası) kemiği açılarak yapılan ameliyatlar uzun yıllardır uygulanmaktadır. Bu yöntemin kendine göre dezavantajları vardır. Bu dezavantajlardan korunmak amacıyla göğüs kemiğini açmadan sağ koltuk altından girilerek yapılan kapak ameliyatlarına koltuk altı kalp ameliyatı denilmektedir. Minimal İnvaziv cerrahi grubunda olan bu ameliyat küçük kesiden girilerek uygulanmakta herhangi bir kemik kesilmemektedir. Bunun sonucunda hastada ağrı ve kanama oranları düşmekte, ameliyat sonrası enfeksiyon riskleri azalmakta, kemik iltihabı ve mediastinit denilen korkutucu komplikasyonlar bu ameliyat tekniğinde görülmemektedir. Hastane kalış süreleri kısa olup. Ameliyat sonrasında herhangi bir hareket kısıtlamasına gerek kalmadan nekahat süreci atlatılmaktadır.



Aort Kapak Hastalıkları
Aort kapağımız kalbin çıkışında bulunarak kalpten çıkan kanın sistemik değimiz genel dolaşıma katılmasında rol oynar. Kalbimiz kasıldığında açılır kalbimiz gevşerken de kapanarak sağlıklı bir kan dolaşımının oluşmasını sağlar. Aort kapak hastalıkları doğumsal dediğimiz konjenital kalp hastalıkları olduğu gibi, edinsel denilen sonradan da oluşabilir.
Risk Faktörleri: En önemli risk faktörleri arasında çocukluk çağında geçirilen enfeksiyonların aort kapağını etkilemesi görülmektedir. Son 40 yıldır uygun antibiyotiklerin ve aşıların kullanılması sonucunda bu grup hastalar daha az karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanında yaşalmaya bağlı kapakta kireçlenme, bazı kalıtsal doku hastalıkları(Marfan sendromu, Ehler danlos hastalığı, SLE vb.) sonucunda görülebilir. Künt travmalar veya kalbin kas dokusunun ilgilendiren kardiyomyopati denilen hastalıklar sonunda görülebilir.
Şİkayetler: Tüm kapak hastalıkları çok uzun süre hiçbir şikayet olmadan seyredebilir. Kalbin kompanzasyon mekanizmaları şikayetlerin ortaya çıkmasını geciktirir. En sık karşımıza çıkan bulgu nefes darlığı ve çabuk yorulmadır. Bunun yanında bazen çarpıntı eklenebilir. Özellikle aort kapak darlıklarında koroner arter hastalıklarını taklit eden göğüs ağrısı olabilir. Bilinç bulanıklığı ve bayılmada tabloya eklenebilir.
Tanı: Tanısı iyi bir fizik muayene ve yapılan Ekokardiyografi sonucunda kesine yakın konulur. Tedaviyi düzenlerken ekstra bir tanı aracına gerek yoktur. Tedavi ve takip süreçleri eko yardımıyla yapılır. Eğer cerrahi müdahale gerekirse 40 yaşın üzerinde ve koroner arter hastalığı risk faktörleri yüksek olanlarda koroner anjiografi gerekebilir.
TEDAVİ
Tanı konduktan sonra medikal tedaviye alınan hastalarda cerrahi sınıra kadar takip edilir. Ameliyat kararı vermekte en önemli konu uygun zamanı belirlemektir. Hastanın yaşam kalitesi cerrahinin riskleri değerlendirilerek uygun zamana kadar ilaç tedavisi altında hastalar yakın takip ediliri
AORT KAPAK AMELİYATLARI: Kapak müdahalelerinde iki ana yolumuz vardır. Dejenere olmuş kapak tamir edilebilecekse tamir edilmeli edilemeyecekse uygun boyutta bir kapakla değiştirilmelidir. Aort kapak hastalıklarında tamir şansı diğer kapak ameliyatlarına göre daha düşük olmakla birlikte uygun hastalarda yapılabilir. Kapak değişimi ise en çok uygulanan yöntemdir. Kapak değişimlerinde de genellikle mekanik kapak kullanılırken özellikle 65 yaşın üzerinde veya mekanik kapağa bağlı warfarin kullanımında sorun yaşayacak hastalarda biyolojik kapaklar kullanılmaktadır
KOLTUK ALTI AORT KAPAK AMELİYATI:. Aort kapağa küçük kesiden sağ koltuk altından ulaşarak yapılan ameliyatlardır. Artık standart metodun yerine almaktadır. Çok küçük bir kesiden özel aletler yardımıyla yapılan bu ameliyatlarda herhangi bir kemik dokusu kesilmediği için kanama oranları düşük, ağrı daha az görülmektedir. Yine göğüs kemiği açılmadığı için solunum fizyolojisi daha az bozulmakta ve akciğere bağlı komplikasyonlar daha az görülmektedir. Hastanın hareketlerinde kısıtlamaya gitmeden normal hayata çok hızlı adapte olmakta ve kozmetik sonuçların iyi olması nedeniyle psikolojik olarak daha rahat bir iyileşme dönemi geçirmektedir.

Mitral Kapak Hastalıkları
Mitral kapağımız akciğerden gelen oksijenden yüksek kanın sol karıncığa(sol ventrikül) girdiği noktada yer alır. Kalp kasılırken kapanır ve kalbin gevşeme periyodunda gevşeyerek sağlıklı bir kan dolaşımını sağlar. Mitral kapak hastalıkları en sık karşımıza çıkan kapak hastalıklarıdır. Kadın erkek oranlarına bakıldığında kadınlarda daha sık gözükmektedir. Temel olarak iki şekilde karşımıza çıkar kapakta yetmezlik yada darlık şeklinde. Bazen de hem darlık hem de yetmezlik şeklinde görülebilir.
RİSK FAKTÖRLERİ: Çocukluk çağı boğaz enfeksiyonları en sık karşılaşılan nedenlerdendir. Son yıllarda ki uygun antibiyotik ve aşıama programları ile tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de görülme oranları düşmektedir. Kalbi tutan enfeksiyonlardan sonra, geçirilen kalp krizlerinin akut döneminde kapak destek bölümünün kopması sonucu, iskemik kalp hastalıkları veya kardiyomiyopatilerde kalbin geometrisinin bozulması gibi çeşitli nedenlere bağlı olarak görülebilir
ŞİKAYETLER: En sık karşımıza çıkan şikayet nefes darlığıdır. Unutulmaması gereken konu ise şikayetlerin ortaya çıkması genellikle hastalığın ileri dönemlerinde görülmektedir. Kapak hastalıklarının tümünde kalbin kompenzatuvar mekanizmaları devreye girerek şikayetlerin gelişmesini geciktirmektedir. Nefes darlığının yanında efor kapasitesinin zamanla azalması beraberinde çarpıntı olması görülebilir. Bazen de kalpten kaynaklanan pıhtıların beyne veya diğer organlara giderek felçlere veya pıhtının gittiği organa bağlı olarak değişik organ disfonksiyonları neden olabilir.
TEDAVİ: Tedavinin aslı şikayetlerin giderilmesi hastalığın seyrinin yavaşlatılması, oluşabilecek komplikasyonları(Felç gibi) önlenmesi ve cerrahi müdahalenin geciktirilmesi şeklindedir. Bunun için uygun medikal tedavi ve düzenli takip altında hastalar değerlendirilir. Hastalığın ilerlemesi, çeşitli komplikasyonların olması veya optimal zamanın gelindiğine karar verilmesi sonucunda cerrahi müdahale(ameliyat) uygulanır.
MİTRAL KAPAK AMELİYALARI
Mitral kapak ameliyatlarına iki temel müdahale yolu vardır. Cerrahi müdahale işlevi bozulmuş kapağın tamir edilmesine veya tamire uygun değilse kapağın değiştirilmesine dayanır. Mitral kapak tamirleri oldukça başarılı ve yaygın kullanılmaktadır. Tecrübeli doktorlar eşliğinde mitral tamirler oldukça başarılı sonuçlarla seyretmektedir. Kapak tamir edilemeyecek noktadaysa değişim yoluna gidilir. Takılacak kapaklar hastanın yaşı ve genel durumu değerlendirilerek mekanik veya biyolojik kapak olarak seçim yapılır.
KOLTUK ALTI MİTRAL KAPAK AMELİYATLARI
Sağ koltuk altından girilerek yapılan ameliyat tekniğidir. Küçük kesiden yapılmasından kaynaklı pek çok avantajı vardır. Özellikle ameliyat sonrası ağrının az olması göğüs ön duvarında kocaman bir kesi olmaması gibi çok iyi kozmetik sonuçlarının yanında kanama oranlarında ki düşüklük, yoğun bakım ve hastae kalış süreklerinde ki kısalma akciğer komplikasyonlarının azlığı gibi bir çok avantajı vardır.

Asendan aort anevrizmaları
Asendan aort anevrizmaları kalpten çıkan ana damar olan aortun normal çapının 1,5 katından fazla artmasına denilir. Erkeklerde kadınlara oranla daha sık görülmekte özellikle ileri yaşlarda daha fazla karışımıza çıkmaktadır. Genellikle yüksek tansiyona maruz kalan aort damarının genişlemesine bağlı olmakla birlikte aort kapak darlıklarında darlık sonrası genişlemeler şeklinde görülebilir. Doğumsal destek doku hastalıklarında(Marfan vb.) karşımıza çıkmaktadır. Aort anevrizmalarında çoğunlukla aortun kök kısmı genişleyerek aort kapak yetmezliklerinede neden olmaktadır.
ŞİKAYETLER: Genellikle sessiz seyreden bir hastalıktır. Bazen genişlemeye bağlı nonspesifik göğüs ağrısı görülebilir. Çok genişleyen aortlarda çevre dokuya bağlı basıya bağlı olarak yutma güçlüğü ses kısıklığı kuru öksürük görülebilir. Çoğu zaman genişleyen aort damarının ani yırtılması(Diseksiyon) sonucu hastalar şiddetli göğüs ağrısı ile acil servise başvururlar.
TANI: Tanı standart kalp ekokardiyografisi ile konmaktadır. Tanıyı kesinleştirmek ve anevrizmanın çapının tam ölçümünün yapılması, nereye kadar uzandığının tespit edilmesi için kontrastlı göğüs tomografisi ile netleştirmek gerekmektedir.
TEDAVİ: Tedavinin ilk amacı tansiyonları kontrol altına almak, damarda ki genişlemeyi yavaşlatmak ve aort kapak yetmezliği varsa onun medikal tedavisinin yapılmasını kapsar. Çıkan aort çapı 5.5 cm e ulaşınca tedavide zaman kaybetmeden ameliyata alınarak aort damarının değiştirilmesidir. Bazı yüksek riskli hastalarda 5 cm hatta 4.5 cm çapta bile ameliyata karar verilebilir.

ANNE VE KIZI
Ameliyat ettiğim hastamın yanında refakatçi olarak kalan kızının kalbinde delik tespit edildi.Hastamın kızınada koltuk altından ASD tamiri yaptım.3 ay sonra kontrole berber geldiler


Beş yıl içinde ameliyat ettiğim Üçkardeş. Önce abilerini ameliyat ettim ardından erkek kardeşini ve son olarakta en küçük kız kardeşlerini ameliyat ettim. Kontrole hep beraber geldiler

Karı koca olarak aynı gün ameliyat ettiğim hastalarım. Tabiki öncelik bayanların deyip ilk olarak hanımefendiyi aldım ameliyata. 1. ay kontrollerinde her ikiside gayet iyi gözüküyor.

Aort kapağını değiştirdiğim hastam tam dokuz sene sonra kontrole yanıma geldi.78 yaşında olan hastamı görünce ne kadar mutlu oldum bilemezsiniz.

Karabağ kahramanı olan hastamın eşi teşekküre madalyaları ile gelmiş. Asıl biz sizlere teşekkür ederiz.

